Follow this blog with bloglovin

Follow on Bloglovin

16 Haziran 2013 Pazar

Orman / Harlan Coben


Orman / Harlan Coben
487 Sayfa
Çeviri : Elif Sezginci
Martı Yayınları


Ölüm basittir aslında. Tahrip edici bir yıkım topuzudur. Size vurur, paramparça olursunuz ama bir süre sonra toparlanırsınız. Ama o bilinmezlik, o şüphe, o çok hafif umut ışığı içinizi acımasız bir mikrop gibi kemirip durur. Çürümeyi durduramazsınız. Yenilenemezsiniz. Kuşkunun içinizi kemirmesine mani olamazsınız.
(21. sayfa)
--------------------------------------------------------------------------

Hükümetten nefret edebilirsin ama halkından asla. Memleketin hep memleketin olarak kalır. Her zaman.
(130. sayfa)

------------------------------------------------------------------

Mezarın üzerinde taze çiçekler vardı. Biz musevilerde böyle bir adet yoktu. Çiçek yerine mezarın üzerine taşlar koyardık. Neden olduğundan pek emin olamasam da bu hoşuma giderdi. Bu canlı ve parlak çiçeklerin karımın gri mezarının üzerinde durması midemi bulandırıyordu. Karım, güzeller güzeli Jane'im şu yeni toplanmış zambakların iki metre altında çürüyüp gidiyordu. Bu bana ona yapılmış bir hakaret gibi geliyordu.
(174. sayfa)

---------------------------------------------------------

Sanki bir cerrah iş başındaydı. Zamanı eğip büken bir cerrah. Son yirmi yılı bir darbede kesip atmış, on sekiz yaşındaki beni şimdiki otuz sekiz yaşındaki benle karşı karşıya getirmek için ortaya çıkartmış ve bütün bunları hemen hemen hiç dikiş atmadan yapmıştı.
(250. sayfa)

-----------------------------------------------

Bir kişinin elinde veri olmadan teorilerden yola çıkması büyük bir hatadır. Çünkü sonra o kişi teorileri gerçeklere uydurmak yerine gerçekleri teoriye uydurmak için çarpıtmaya başlar.
(324. sayfa)

-----------------------------------

Değişik politik görüşteki insanlara ihtiyacımız olduğuna inancım çok fazla. Hatta tamamen apayrı fikirde olduğumuz ve hatta için için nefret beslediğimiz insanlara da. Hayat onlarsız çok sıkıcı olurdu herhalde. Bir düşünsenize: Sol olmazsa sağ da olmaz. Ve ikisi olmazsa ortası da olmaz.
(330. sayfa)

----------------------

"Cinayet denen şey çok zalimce," diye devam etti. "Tanrı bir plan yapmış ve doğada belirli bir düzen var. Sonra biri gelip bu düzeni bozuyor. Eğer olayı çözerseniz içiniz biraz rahat edebilir. Alüminyum folyoyu buruşturmak gibi bir şey. Eğer katili bulursanız buruşuk folyoyu biraz düzleştirmiş oluyorsunuz. Ama aile için o alüminyum folyo bir daha asla paketten alındığı haline dönmüyor."
(385. sayfa)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder